bugün

entry'ler (559)

zamanda yolculuk mümkün olsa gidilecek tarihler

üniversite tercihlerini yaptığım yıl. o zamanki puanımla boğaziçi bilgisayar programcılığına girebiliyordum ama, orası 2 yıllık diye gittim 4 yıllık işletme yazdım. hay kafama s.çayım.

kırklareli üniversitesi

yüksek lisans için başvurma gafletinde bulunduğum ve oradan koşarak uzaklaştığım üniversite.

eziyetli yolculuğumu kısaca anlatacak olursam; kırklareli, tekirdağ'a 1 saat uzaklıkta olmasına rağmen, direkt vasıta yoktur. dolayısıyla, önce edirne arabalarıyla babaeski'ye gittim. oradan istanbul yoluna, yolun kenarına minibüs bekler gibi çıkıp, istanbul'dan kırklareli'ye giden bir otobüse bindim. muavine de beni kırklareli üniversitesinde indirmesini tembihledim. allahtan yanımda birisi daha varmış oraya giden. kırklareli'ye varmadan bizi yolun kenarında indirdiler.

bir tane toprak yolun önünde tabela vardı. o toprak yoldan yürümeye başladık. yol üstünde şantiyeler, yol işçileri filan vardı. bir süre sonra onlar da kayboldu tarla tokat geldi önümüze. hatta yolun orta yerinden, fi tarihinden kalma bir demiryolu bile geçiyordu, otlar bürümüş. bu arada yanımızdan herhangi bir motorlu vasıta geçmedi. şurada başımıza bir şey gelse duyan olmaz diye, düşüne düşüne yarım saat yürüdük. Ve karşımıza kampüs çıktı.

Kampüste ne bir çevre düzenlemesi, ne bir yeşil alan, her yer ot içinde. Kapısında kantin yazan bir yere girdik. Düğün salonunu anımsattı bana, hemen geri çıktık. Dönüş yolunda da önümüze yılan çıktı.

Ve, anayola kadar hiç durmadan koştuk, ilk gelen otobüse kendimizi zor attık.

Sakın gitmeyin, tavsiye etmem.

her konuda söyleyecek bir şeyi olan insan

genellikle, her konuyla ilgili söylediklerinde, aynı görüşleri savunan, aynı tabirleri kullanan, hatta neredeyse aynı cümleleri kuran, kendisini komik duruma düşürme olasılığı yüksek olan insandır.

complex

ing. karmaşık, karışık, kompeks, alengirli.

kadınların beş kelime ile kendilerini anlatamaması

kadınlar complex yaratıklardır. öyle 5 kelimeyle anlatamazsınız. 5 paragraf, belki...

çocukken korkulan şeyler

(#9021748) birisi benden kopya çekmiş, ya da aynı filmi izlemişiz. ama, aslı burada.

have you ever really loved a women

1995 yılında çıkan, bir bryan adams şarkısı.

şarkı sözleri:

To really love a woman
Bir kadını gerçekten sevmek için

To understand her you gotta know her deep inside
Onu anlamak için ruhunun derinliklerini bilmelisin

Hear every thought see every dream
Tüm düşüncelerini duymalı tüm hayallerini görmeli

N give her wings when she wants to fly
Ve uçmak istediğinde ona kanatlar vermelisin

Then when you find yourself lyin helpless in her arms
Sonra kendini çaresizce onun kollarında yatarken bulduğunda

Ya know ya really love a woman
Bilirsin ki gerçekten bir kadını seviyorsun

Nakarat :
[ When you love a woman you tell her that shes really wanted
Bir kadını sevdiğinde ona gerçekten istendiğini söyle

When you love a woman you tell her that shes the one
Bir kadını sevdiğinde ona biricik olduğunu söyle

Cuz she needs somebody to tell her that its gonna last forever
Çünkü bunun sonsuza dek süreceğini söyleyecek birine ihtiyacı var

So tell me have you ever really really really ever loved a woman? ]
Öyleyse söyle bana hiç gerçekten, gerçekten ama gerçekten bir kadını sevdin mi?

To really love a woman
Bir kadını gerçekten sevmek için

Let her hold you til ya know how she needs to be touched
Sana sarılmasına izin ver, onun dokunulmaya ne kadar ihtiyacı olduğunu anlayana kadar

Youve gotta breathe her really taste her
Onu solumalısın, onu gerçekten tatmalısın

Til you can feel her in your blood
Onu kanında hissedene kadar

N when you can see your unborn children in her eyes
Ve doğmamış çocuklarınızı onun gözlerinde gördüğünde

Ya know ya really love a woman
Bilirsin ki gerçekten bir kadını seviyorsun

Nakarat
[ When you love a woman you tell her that shes really wanted
Bir kadını sevdiğinde ona gerçekten istendiğini söyle

When you love a woman you tell her that shes the one
Bir kadını sevdiğinde ona biricik olduğunu söyle

Cuz she needs somebody to tell her that its gonna last forever
Çünkü bunun sonsuza dek süreceğini söyleyecek birine ihtiyacı var

So tell me have you ever really really really ever loved a woman? ]
Öyleyse söyle bana hiç gerçekten, gerçekten ama gerçekten bir kadını sevdin mi?

You got to give her some faith hold her tight
Ona inanç vermelisin, onu sıkıca sarmalısın

A little tenderness, gotta treat her right
Birazcık hassasiyet, ona iyi davranmalısın

She will be there for you, takin good care of you
Hep yanında olacak, sana iyi bakacak

Ya really gotta love your woman...
Kadınını gerçekten sevmelisin

yazarların ezberledikleri ilk yabancı şarkı

bryan adams- have you ever really loved a women
beatles- yesterday

hangisini daha önce ezberlemiştim bilmiyorum. küçüktüm be!

otobüste yer vermeyen yaşlı

yaşlı, göreceli bir kavramdır. 40-50 yaşlarındaki insanlar bize göre yaşlıdır, ve bizim onlara yer vermemiz gerekir. Ama, bu 40-50 yaşındaki yaşlılar, 80-90 yaşındaki yaşlılara yer vermiyorlarsa, o zaman ayıp ederler.

sütyen giymeyen kızlar

göğüsleri büyük ve dik olup, destekli sütyenle ekstra şişirmeye gerek duymayan kızlar da olduğu görülmüştür.

aile bireylerinden gelen komik sms ler

cep telefonunun ilk çıktığı yıllarda; dayım, mesajları kısa yazınca daha ucuz olduğunu zannettiği için, tmm, evt, hyır gibi cevaplar yazıyordu. nedenini sonradan anladık. swh

bakkalın pedi gazeteye sarması

süpermarkette; sıradaki müşterilere, kasiyere, hatta beyaz torbada taşındığı için, yol üstündeki bütün insanlara ilan edilerek alınabilen hijyenik pedin, bakkallar tarafından hala gazeteye sarılarak satılması, olsa olsa nostalji olabilir.

sözlük yazarlarının korkuları

ben küçükken bir film izlemiştim. filmde, kadın yataktan aşağıya ayaklarını uzatınca, yatağın altında bulunan piskopat katil, kadının ayaklarını kesmişti. çok uzun bir süre, gece tuvalete kalkarken, önce yatağın altına eğilip bakıyor, ondan sonra ayaklarımı uzatıyordum.

bu korku komple saçma olmakla beraber, şöyle bir saçmalık da var, hadi diyelim gerçekten piskopat katil yatağın altında; ben önce kafamı uzatıyorum. galiba, ayaklarımı kaybetmekten se, kafamı kessinler daha iyi diye düşünüyormuşum. *

çocukluk dönemini hatırlatan kokular

kokulu silgi
leblebi tozu kokusu
kışın havaya sinen odun-kömür kokusu
reçel kokusu.

the losers

ihanete uğrayan, paralı askerlerden oluşan bir timin, kendilerini aklama çabasını izliyoruz. bolivya'da mahsur kalan ekibe, aisha adında bir kadın yardımcı oluyor ve amerika'ya dönüp, ortak düşmanlarını öldürmelerini istiyor. yalnız bu aisha'nın bir cıdığı var. onu söylemeyeyim, sürprizi kaçar.
the a team'le aynı zamanlarda çıktı. çok benzer konuları var. ikisini peşpeşe izlemenizi tavsiye etmem. konular birbirine giriyor.

baracus

(bkz: ba baracus)

faceman

a takımı dizisinde, yakışıklılığıyla işleri kolaylaştıran karakter.

(bkz: the a team)

hannibal smith

(bkz: the a team)

colonel hannibal smith

(bkz: hannibal smith)

the a team

bir zamanların klasik dizisi. şu an, film olarak vizyonda.
yeni kadrosu şöyle:
Colonel Hannibal Smith rolünde - Liam Neeson: ekibin beyni, takım lideri.
Lt. 'Faceman' Peck rolünde - Bradley Cooper: yakışıklı, işlerini, kadınların sevgisini kazanarak hallediyor.
B.A. Baracus rolünde - Quinton 'Rampage' Jackson: kas yığını, azıcık salak, cüssesinden beklenmeyen şekilde sevgi dolu, iri yarı, zenci.
Captain H.M. Murdoc rolünde - Sharlto Copley: tam bir çatlak, kanadı olan herşeyi uçurabilir. hatta kanadı olmayanları da. mesela, filmde bir tankı uçuruyor. nasıl diye sormayın, izleyin. *

filmde, ihanete ve iftiraya uğrayan ekibin, kendini aklama çalışmalarını izliyoruz. açıkçası, şimdiye kadar izlediğim, eskisini aratmayan, en başarılı uyarlama. tek farkı, dizi esnasında B.A. biraz daha ön planda, Face daha geri plandaydı. bu filmde tam tersi olmuş ama hiç göze batmıyor.

edit: vizyonda demişim ama, daha girmemiş. ben internetten izlemiştim. adamlar aşmış demek. artık vizyona girmeden nete düşüyor.